Çin ve İtalya arasında kimin ilk noodle tarifini bulduğu üzerine büyük tartışmalar yaşanmış olsa da, 2015 yılında arkeologların Çin’de buldukları noodle kaseleriyle bu atışmaların sonunu getirmiş oldu. Ayrıca, 3. yüzyılda yine Çin’de ortaya çıkan bir sözlükte noodle teriminin geçmesi de Çinlilerin bu argümanını güçlendirdi. Uzmanlara göre yaklaşık 4000 yıl evvel Çin’de buğday tozu (bugünkü haliyle un) ve suyun karıştırılması ile elde edilen ekmek hamurunun bükülüp uzatılmasıyla ortaya çıkan noodle’lar bugünlerde birçok farklı unla hazırlanabiliyor.
Günümüzde Çin’de halen tüketilen ‘mian pian’ noodle tarifiyse yemek kitaplarında yer alan ilk noodle tarifi sayılıyor. İpek Yolu’nu izleyerek dünyanın diğer yerlerine de yayılmaya başlayan noodle’ın yapılışı pek kolay olmasa da, basit ve ulaşılabilir malzemeleri sayesinde birçok toplum tarafından doyurucu bir besin olarak kabul ediliyor. Tabii çeşitli tariflerle birleştirilerek yeni yemeklerin doğmasına da sebep oluyor.
Dünyanın birçok yerinde, içine katılan malzemeler farklı olsa da pişirilme tekniği hep aynı. Su ve un ile hazırlanan yapışkan hamur el yardımıyla uzatılıp çekilerek şekillendiriliyor, kimi zaman ince uzun, kimi zaman bükülmüş, ince kesilmiş, yuvarlanmış formlarıyla suda haşlanarak servis ediliyor. Suyuna tuz ve bazen de yağ eklenerek haşlanan noodle’lar aynı zamanda tavada kızartılarak da kullanılıyor.
9. yüzyıldan itibaren Japonya’ya Budist rahipler aracılığıyla ulaşan noodle tarifi, Avrupa’da farklı şekilleriyle 2. yüzyıldan itibaren Bizans da dahil olmak üzere birçok farklı forma bürünmeye de devam ediyor.
Basit bir lezzet olarak görülen noodle’ın kaderini değiştiren şeyse, 1958 yılında Japonya’da Momofuku Ando’nun hazır noodle’ı piyasaya sürmesi oluyor. Diğer noodle türlerinin aksine, hazırlandıktan sonra kurutularak paketlenen bu makarnalar; ulaşılabilir, uygun fiyatlı, doyurucu ve lezzetli olmaları sebebiyle paketlenmiş gıda sektöründe de öncü rol oynamaya devam ediyor.