Kızartmanın yazla beraber anılması gayet doğal. Çünkü kızartmaya en çok yakışan sebzelerin mevsimindeyiz. Bir de yazla bütünleşen bir diğer kızartma konusu var, yazlıkçılık. Yazlıkta annelerin, anneannelerin ve babaannelerin deniz sonrasına hazır ettikleri o şahane kızartmalar…
Doğru teknikle kızartılmışsa, kızartmanın tadına doyum olmaz. Doğru teknik derken demek istediğimiz aslında yağ çektirmemek. Yağı doğru noktalarda kızdırdığınız zaman sebzelerin çıtır tadına varmak mümkün.
Patlıcan, biber, kabak, patates ve en son hepsinin üzerine mevsiminde domateslerle sos. Türk mutfağında kızartmaların demirbaşı her zaman yukarıda yazdığımız sebzeler. Bir de hamur kızartmalarımız var ki onlara dalıp iştahınızı iyice kabartmayalım. Hamur kızartması demişken aklınıza hamura batırılıp kızartılan tempura yöntemi gelmesin. O bambaşka kulvarda. Bizim hamurdan kastımız pişi, çiğ börek, lokma vb.
Sağlıklı olup olmadığına değinmekten ziyade işin püf noktalarındayız. Çünkü her kızartma beklentiyi karşılayamayabiliyor. Çok zor olmayan bir kaç püf noktası size leziz sonuçlar sunabiliyor.
Kabak ve patlıcan kızartılmadan önce hemen hemen aynı süreçlerden geçiyor. Ancak patlıcan biraz daha zahmetli, zira kendisi en çok yağ çeken sebzelerden biri. Patlıcanı kızartmadan önce alacalı soymak ve soğuk tuzlu suda bekletmek hatta dilimlemeden önce de bekletmek önemli.
Bu şekilde soymak sadece görüntüsü için değil kızartma süresini kısaltmak ve her yerinin eşit kızarmasını sağlamak için de yapılan bir yöntem.
Sonuca gelecek olursak altın gibi kızartmanın iki temel kuralı var; kızartılacak sebzenin ıslak olmaması ve yağın iyice kızartması.
Kullanmak istediğiniz teknik size kalmış zira biz klasiklerden vazgeçemiyoruz.