Şerbetin ilk defa İran’da yapıldığı söyleniyor, günümüzde Türkiye, Kafkaslar, Güney Asya ve Balkanlarda şerbet karşımıza çıkar. Genelde meyveler ve çiçek yapraklarından yapılan şerbetler, soğutulmuş veya buzla servis edilirler. Lohusa şerbeti gibi konsantre satılan şerbetler de vardır, bunları su ile açıp servis etmek gerekir.
‘Sharbat’ kelimesi Farsça su ve şekerle yapılan içecek anlamına gelir. Şerbet ise; Arapça, bir defa da içmek anlamına gelen ‘şarbat’ kelimesinden Türkçeleştirilmiştir.
İlk başta şerbetler şeker kamışı ile yapılıyormuş, daha sonra bal ile tatlandırılmış ve günümüzde şeker ile tatlandırılıyor. Ramazan’da, çocuk doğumlarından ve daha bir çok farklı olay ve durumda şerbetler servis edilir.
Şimdi mutfağa geçelim ve Osmanlı şerbeti yapmaya başlayalım!
1 porsiyon Osmanlı Şerbeti 110 kaloridir.
Başta Anadolu olmak üzere, Ortadoğu’da yaygın biçimde tüketilen şerbet iki ana gruptan malzemeyle hazırlanıyordu: Bir meyvenin suyu ve tatlandırıcı. Zamanla, her yiyecek gibi dünyaya yayılan şerbet, Avrupa’dan geçerken kıvam değiştirdi. Daha çok karla iyice karıştırılan şerbetler bir tür meyveli dondurmaya dönüştü. Böylece Anadolu’da ve Ortadoğu’da içilen şerbet, Avrupa’da kaşıkla yenen “sorbe / sorbet” oldu. Meyve suları kolayca sorbe oldu ama Anadolu şerbetlerinde sıklıkla kullanılan çiçekler özgün kaldı. İşte şimdi karşınızda, o özgün çiçek şerbetlerinden biri olan Gelincik Şerbeti…
Başta Anadolu olmak üzere, hemen tüm Ortadoğu’da yaygın biçimde tüketilen şerbet, her mevsim özel yöntemlerle erimeden korunan buz ya da kar ile serinletilerek içilirmiş. Hibiskus ile şeker yerine bal ve pekmez ile hazırlanan bir şerbetle 11’inci yüzyıla selam duralım buradan. Bitince iyi olacağı baştan belli olan bir tarife uzansın elimiz, Hibiskus Şerbetine…
Şerbetler Osmanlı döneminde altın çağını yaşayan içecekler. Hemen her meyveyle, hatta çiçeklerle hazırlanan, soğuk içilen, karla daha çok soğutulan, balla tatlandırılan, özel günlerde, kutlamalarda, evlerde, sokaklarda her an her yerde bulunan “meşrubatlar”! Artık şerbeti, sırtlarında kocaman bir ibrik, hafifçe eğilerek bardağın içine ustaca boşaltan sokak şerbetçileri yok, ama unutulmaya yüz tutmuş bu müstesna tatları yeniden aslına uygun hazırlama çabamız var. Şüphesiz, malum lezzeti yakalamanın sırrı, meyvelerin renklerini ve lezzetlerini saklı tutarak, geleneksel enfes içeceklere dönüştürmek. Hadi, 11 ayın sultanına yakışacak ramazan şerbetleri hazırlayalım; biz zaten bunun için buradayız!