Aristo enginarlara kaktüs diyordu, aslında doğruydu da, gördükleri yabani enginardı ve onlara Yunanca ‘kaktos’ deniliyor. Avrupa’da ülkeden ülkeye farklılık gösterse de enginarın ismi ilk başta İspanya’da yaşayan Araplar tarafından konulmuş ve İspanyollar ve İtalyanlar tarafında kendi dillerine evrilmiştir,
Enginar Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerde yetişir, kasımpatı, yıldız çiçeği ve ayçiçekleriyle benzer familyalardandırlar. Enginarın da mor bir çiçeği vardır, yemek için açmadan toplanır. Enginarın uzun yaprakları, ortaçağda ilaç olarak kullanılıyormuş. Asırlardır servis edilen enginarla ilgili bazılarımız çok hassas olabiliyoruz; mesela ünlü ressam Caravaggio, bir restorandaki garson ile, getirdiği enginarlardan hangisi tereyağlı, hangisi kızartma olduğu hakkında net bir cevap alamayınca, kavga etmiş.
Evet, Caravaggio’nun yaptığı biraz aşırı, ama enginarın sezonu çok uzun değildir, en güzel şekilde pişirilmeli ve yenilmeli, güzel yapılmışı varsa da kaçırılmamalı.
Şimdi, baklalı enginar tarifimize geçelim!
1 porsiyon baklalı enginar 106 kaloridir, protein ve lif açısından çok zengindir, kötü kolestrolü düşürür ve karaciğeri temizler.
Baklaları pişirirken, enginarınızı konserve veya taze fark etmez, limonlu suda bekletin, yoksa enginar hemen kararacaktır. Lezzetin de bu kadar kısa sürede, büyük bir fark yaratmasa da, görüntüsü istediğimiz gibi olmayacaktır.
Baklalı enginarı, tüm zeytinyağlı yemeklerde olduğu gibi oda sıcaklığında servis etmeliyiz. Yanına safranlı bir Basmati pilavı, veya bol limonlu, salatalıklı ve kabak çekirdekli bir semizotu salatası iyi gider. Sade olarak da üzerine yalnızca ince doğranmış dereotu ve limon kabuğu rendesi ile servis edebilirsiniz.